11 Temmuz 2017

En Compagnie d'Antonin Artaud (1993)

11 Temmuz 2017
Uzun zamandır bir sinema filmi çevirisi yapmamıştım. Genelde belgeseller ve düşünürler üzerine eğilme gibi bir misyon edinmiş olmama rağmen, zaman zaman önemli bulduğum isimlere ait bir şeyleri de Türkçeye kazandırmayı seviyorum. Usta ile Margarita, Dirk Gently, Sonsuzluğun Sonu gibi kurgusal materyallerin çevirileri bunlara örnek olarak bir köşede kendi halinde dururken, şimdi bir de bunların yanına My Life and Times with Antonin Artaud (En compagnie d'Antonin Artaud) eklendi.

Gérard Mordillat'ın yönetmenliğini yaptığı ve Jacques Prevel'in 1974 tarihli aynı adlı romanından uyarlanarak 1993 tarihinde sinemaya aktarılan siyah-beyaz bu Fransız filmi, Prevel ve Antonin Artaud arasındaki dostluğu aktarıyor. Rodez'deki akıl hastanesinden 9 yılın ardından ayrılan (bırakılan) Artaud, genç bir şair olan Prevel ile tanışır; daha doğrusu Prevel, Artaud hayranı biri olarak zorla kendini tanıştırır ve aralarında şiir ve uyuşturucu bağlamında bir ilişki kurulmuş olur. Artaud'nun çılgınlıklarıyla ve krizleriyle Prevel, aynı zamanda kendi de gelişim kaydeder, değişir ve içindeki acıyı, şiirlerini kaleme almasını, onları güçlü kılacak asiliği bulmasını sağlayacak şekilde kullanmayı öğrenir.

Peki bu filmi niye çevirdim? Açıkçası yıllar evvel Yaşayan Mumya ve Tanrı Yargısının İşini Bitirmek İçin adlı iki Antonin Artaud kitabı okumuş ve bir bakıma sarsılmıştım. Saf bir nefret, kin, saldırı, acı dolu bu metinler, gördüğüm en acımasız saldırıları içeriyordu; hem insanlığa hem de kendine doğru. Gerçeği saptırmadan aktarmanın zor iş olduğuna inanıyorum; insan kendisini bile anlattığında, araya kendisini koyar ve gerçeği bozar. Artaud ise bir şekilde bunu aşmayı başarabilmiş gibiydi.

Benim pek bilgi alanıma girmese de, Artaud, "vahşet tiyatrosu" bildirileriyle tanınmakta ve avangart tiyatronun kuramcılarından biri olarak görülmektedir. Oyun yazarlığının ve yönetmenliğinin yanında şiirleri de bulunmaktadır. Hemen yukarıda bahsettiğim gibi, akıl hastanesinde 9 yıl kalmış, burada kendisine elektro şok tedavileri uygulanmıştır ki, kendisi bunu işkence olarak görmekteydi ve bu bakımdan gördüğü işkenceler bağlamında kendisini İsa ile özdeşleştirmişti.

Filmde de sıklıkla işlendiği gibi, uyuşturucunun hemen her türünü deneyen Artaud, hayatının bir eziyet olduğundan bahsetmiş, sürekli çektiği acılara göndermede bulunmuştur. Hastalığının şizofreni olduğu ve ölüm nedeninin de aşırı doz uyuşturucu kullanımı olduğu düşünülse de, Antonin Artaud için artık bunların hiçbir öneminin olmadığı gayet açıktır.

Lafı uzatmanın bir anlamı, her zaman olduğu gibi, yok. Filmi YouTube ve Vimeo üzerinden izleyebilir, altyazı dosyasına ise PlanetDP'den ulaşabilirsiniz.

1 yorum var:

Adsız dedi ki...

merhaba. harika bir zamanda; karıştıra kazıya manifestolara gömüldüğüm günlerde rastladım çeviriye. teşekkürler!

Yorum Gönder

 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.